Güce Karşı Kuvvet: Kas, Bilinç ve Kolektif Mesajlar
- Bilge Maitri
- 21 Eyl
- 2 dakikada okunur
Güce Karşı Kuvvet kitabı, beden ve bilinç arasındaki görünmez bağları keşfetmeye davet ediyor. Kitap, kaslarımızın sadece fiziksel güç değil, aynı zamanda bilinç ve evrensel olasılıkların bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kinesiyolojik kas testleri, evrenin holografik ve olasılıksal yapısı, saf farkındalık ve nöral ağ temelli zihin-beden modelleri bir araya gelerek, bedenimizin kendi bilgeliğini ortaya koymasını sağlıyor.
Kas testi, bir gıdanın bedenimize faydalı mı yoksa olumsuz mu olduğunu anlamanın somut bir yolu. Kişi kolunu düz bir şekilde uzatır, deltoid kas sessiz bir rehber olur ve testi yapan kişi kolu hafifçe aşağı iter. Kas direnç gösteriyorsa güçlü, kolayca bükülüyorsa zayıftır. Gıda kişiye verildiğinde kasın tepki vermesi, bedenin bilinçli olmadan bile evrensel bilgiyle uyumlu çalıştığını gösterir. Kitapta rafine şeker verilen tüm denekler zayıf kas gösterirken, meyve verilen deneklerin kasları güçlü tepkide kalıyor. Kitap ayrıca kas tepkilerinin yalnızca bireysel olmadığını, ortak bilinçten gelen bilgilerle bağlantı kurabileceğini vurgular. Hatta kinesiyoloji tıp biliminde de kullanılır; her organa karşılık gelen kasın zayıflığı, ilgili organdaki patolojiye işaret eder.
Kitaba göre; Thomas Edison’un deneyleri bu yönteme güzel bir örnek oluşturur. Edison; enkandesan ampülü geliştirirken en uygun element olan tungsteni bulana kadar 1600’den fazla maddeyi denemiştir ve sonuca ulaşmak yıllarını almıştır. Oysaki olasılıkları iki gruba ayırarak “Madde bu grupta mı?(Evet/Hayır) sorusunu yöneltecek olsaydı yıllar süren araştırmayı 3 dakika içinde sonuçlandırabilirdi.
Bilinçli Hamilelik ve Doğuma Pratik Yolculuk Programı grubumuzda yaptığımız terapi, kolektif bilincin somut bir deneyimini sundu. Müzik eşliğinde karalamalar yaptık, başta anlamsız görünen resimde anlamlı olabilecek sembolleri bulup onları boyadık ve onlardan mesaj almaya odaklandık. Deneyimlerimiz, tekil olmaktan çıkarak hepimize ulaşan kolektif bir iletişime dönüştü. Semboller anne arketipini ve kadınlığı temsil ederken, çizgiler ve renkler kolektif bilinçteki zayıflıkları ve güçleri yansıtıyordu.
Aslında kolektif bilinçten gelen mesajlar, bir nevi evrensel bir bilgi akışı gibidir. Bu mesajlar bize doğrudan gelmez; biz onları kendi deneyimimiz, algımız ve bilinç seviyemizle yorumlarız. Yani aynı mesajı alan iki kişi, onu farklı şekillerde anlayabilir ve deneyimleyebilir. Bu, mesajın kaynağının kolektif olduğu, ama bireysel yorumun onun anlamını şekillendirdiği bir süreçtir. Biz kolektif mesajları alıp anlamlı hâle getirdiğimizde, aslında kendi içsel farkındalığımızla onları özümsemiş ve kendi hayatımıza entegre etmiş oluruz.
İşte bizim de grupla yaptığımız çalışma özünde bireysel mesajların bize aktarılmasıydı bizden bize akan mesajlar…
David Bohm’un holografik evren teorisi, bu deneyimle şaşırtıcı bir uyum sergiliyor. Evren hem gizli hem de gözler önüne serilmiş bir düzen içeriyor ve insan bilinçleri bu düzenlerle temas kurabiliyor. Modern nörolojik araştırmalar da benzer bir tabloyu doğruluyor; beyindeki nöronlar tek tek rastgele görünse de ağın bütünü anlamlı bir düzen oluşturuyor. Kas testi ve semboller, bireysel davranışın ötesinde sistemin bütününde anlamlı örüntülerin ortaya çıkmasını sağlıyor.
Mesajları alabilen ruhlar, farkındalık algılarını açabildiklerinde evrenle uyum kurabilir ve dünyayı daha iyiye çevirebilir. Kas testleri, semboller ve basit gözlemler farkındalık yolculuğunda birer kapı işlevi görüyor. Önemli olan, gelen mesajları duyabilmek ve hayatımıza yansıtabilmek. Dilerim ki hepimiz, bu mesajları alabilen, dinleyebilen ve algılarını açabilen ruhlar olalım ve hem kendimiz hem de etrafımız için daha bilinçli ve sevgi dolu bir yaşam yaratabilelim.





<3